Aynalar… Basit bir cam parçası gibi görünen şey, ne kadar da önemli hayatımızda. Aynalarla ilgili birbirinden çeşitli, türlü hikayeler var. Aynanın evin neresinde, kapı girişinde mi yoksa uzağın da mı, duracağı bile çok önemli birçoğumuz için. Ayna kırıldığında sevinen çoktur, nazar çıkmıştır zira.

Bütün bunların yanı sıra, benim için bambaşka bir yeri var aynaların.

Küçücük bir çocukken, karşımda kendimi görmek şaşırtırdı beni. Karşımda biri var ve ben ne yapıyorsam onu yapıyordu, sanki dalga geçiyordu benimle. Daha sonra hatırladığım, aynanın karşısında dişlerimi fırçaladığım zamanlar… Bir de lunaparkta gördüğüm aynalar vardı; insanı şekilden şekle sokarlardı. Okul yıllarımda aynalar benim için fizik dersi problemi oldu. Lunaparkta beni şekilden şekle sokan aynalar, benim hayatın içinde kendileri şekilden şekle giriyorlardı.

Biraz daha büyüdüğümde aynı ayna, güzelleşmek için önünde saatlerimi harcadığım, saçımı makyajımı yaptığım yer oluverdi. Kıymete bindi. Hatta artık çantamda bile bir tane taşır olmuştum.

Sonra bir gün, birden bire aynanın bir başka yüzü ile tanıştım. Ne zaman ve hangi yaşlarda oldu bu tanışma bilmiyorum… O gün, aynanın bana, benim yüzümde gördüğüm şeyden çok daha farklı bir şey gösterdiğini hissettim. Gözlerimin içini görebiliyordum aynanın içinde. Üstelik, gözlerimin içinde bir değil, bin tane Özlem vardı. İnanamamıştım içimdeki bu çokluğa. Bir tek ayna, birbirinden farklı ne kadar çok ben’i gösterebiliyordu, hem de hiç bir açısıyla ya da duruş şekli ile oynamadan.

O günden sonra, ne zaman önemli kararlar alacaksam ya da iç sesimi bastırmaya çalıştığımı fark ettiğim bir durum ile karşı karşıya geldiysem, kendimi aynanın karşısında bulurum. Gözlerime bakarım uzun uzun. Onların söyledikleri benim için önemlidir. İçimdeki tüm duygular, bütün çıplaklıklarıyla gözlerimin içinden aynaya yansır, oradan da bana ulaşır. Derinlerimden, çok derinlerimden gelen doğru bilgidir o; bilirim, güvenirim. Korkularımı da gösterir bana, endişelerimiz de, içten içe yaşadığım hazımsızlıkları da… Bastırmaya çalıştığım arzularımı da… Aynadaki gözlerim benim temizlik araçlarım aslında; ruhumu temizlemeye, üzeri tozlanmış düşüncelerimi parlatmaya yardım eder onlar.

Bakmasını bilirsen çok şey söyler gözler. Aynalar, gözlerinin içindeki senle buluşma yerin. O yüzden pek severim aynaları. İtiraf ediyorum; zaman zaman, kendilerini ürkütücü de bulurum hani ama yine de severim. Aynaya baktığımda içimde ne var ne yoksa hepsi ile yüzleşebiliyorum. Kendimi okuyorum aynada, bundan ötesi ne olabilir?

Kırılması uğursuzluk mudur, nazar savıcı mıdır yoksa basit bir kırılma olayı mıdır? Bunun yorumu herkese göre değişir… Her birimizin bakış açısı farklı ne de olsa. Kimi der, yaşasın kırıldı, bütün olumsuz enerjiler dağıldı; kimi der, bir an önce topla da eline ayağına batmasın, bırak şu batıl inançları… Bütün düşüncelere saygım sonsuz.

Benim için tek önemli olan şey; aynaya baktığımda gözlerimi gülerken görmek.

Sen aynaya baktığında ne görüyorsun?